Çorum’un Alaca ilçesindeki Dr. Ali Dedekargınoğlu İlkokulu’nda sınıf öğretmenliği yapan 15 Temmuz Gazisi Mustafa Çağır (47), darbe girişimi ve sonrasındaki süreçte yaşadıklarını anlattı.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında bir yakınının düğün töreni için ailesiyle Ankara’daki kayınbiraderinin evinde olduğunu ve kalkışmayı televizyondan öğrendiklerini ifade eden Çağır, haberleri görünce büyük bir şaşkınlık ve öfke duyduğunu, televizyon karşısında bir süre hareketsiz kaldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine sokağa çıkmak istediğini ancak eşinin ve kayınbiraderinin gitmemesi yönünde telkinlerde bulunduğunu aktaran Çağır, “Bunlar yine memleketi satacaklar. Bugün çıkmazsak ne zaman çıkacağız?” diyerek evden ayrıldığını söyledi.
Büyük bir kalabalıkla Kızılay Meydanı’na doğru yürürken çevredeki esnafın kendilerini çevirerek yiyecek ve su ikramında bulunduğunu dile getiren Çağır, bunun kendisinin çok etkilediğini vurguladı. Kızılay’a ulaştıklarında, yüz binlerce insanın tekbirlerle tanklara siper olduğunu belirten Çağır, daha sonra Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın rehin alındığını öğrendiklerini ve hemen Genelkurmay Başkanlığına koştuklarını söyledi.
“O anda kimsede korku falan yoktu, sanki farklı bir insan olmuştuk”
Genelkurmay Başkanlığı önünde hain askerlerin kendilerine karşı mevzi aldığını ifade eden Çağır, şunları kaydetti:
“Bina çevresinde hain askerlerin ağaçların altında bize karşı mevzi aldıklarını gördük. Askerlere ‘siz kimin askerisiniz?’ diye tepki gösterdik. O anda kimsede korku falan yoktu, sanki farklı bir insan olmuştuk. Korku, panik, endişe gibi duyguların bizden alındığını hissettik o anda. Sanki Allah’ın bir hikmeti gibi. O anda yanımızda farklı varlıkların, şehitlerimizin, meleklerin olduğuna inanıyorum çünkü o sıralar birinin beni önden çektiğini, arkadan da itekleyerek ‘git’ dediğini hissettim. Bu arada uçaklar sonic patlamalarla bizi korkutmaya çalışıyorlardı. Genelkurmay binası önündeki bir asker havaya ateş ederek bize küfür etti. Oradaki askerlere baktığımızda hepsinin rütbeli askerler olduğunu anladık. Havaya ateş açılınca biz Genelkurmay binasının önündeki demir kapıya koştuk. O kapı kırıldı. Ardından 5-6 dakika sonra helikopter geldi ve bize ateş açıldı. Helikopter, oradaki insanları biçercesine taradı. Ben o anda demirlere çıkmıştım. Parmaklıklardan içeri atlayacaktım. Sonra ben yere düştüm. Omzumun sağ tarafından sert bir darbe aldım. Yüzümden de kan geliyordu.”
Ameliyattan sonra ilk sorusu ‘darbe bastırıldı mı?’ oldu
Sağ omzundan ve alnından yaralandığını, çevredekilerin polis aracıyla kendisini hastaneye götürdüğünü anlatan Çağır, “Bu sırada yanımda olan kayınbiraderim, ‘misafir olarak geldin, vuruldun. Ben şimdi ablama ne diyeceğim’ diye ağlıyordu. Ben de ‘öleceksek ölürüz. Yaradanın hikmeti budur. Herkes bir gün ölecek. Önemli olan inandığımız yolda can vermek” diyerek teselli etmeye çalıştım.” dedi.
Hastanede ameliyattan çıktıktan bir süre sonra kendisine geldiğini ve yoğun bakımdaki hemşireye “Darbe bastırıldı mı?” diye sorduğunu aktaran Çağır, “O da sanırım o ara korktu ve ‘bilmiyorum ağabey’ dedi. Ben de o ara korktum, ‘Herhalde bu hainler başardı’ diye düşündüm. Sonra kayınbiraderim geldi yanıma, hemen ona ‘darbe bastırıldı mı” diye sordum. O da bana ‘korkma enişte, reis bunların anasını ağlattı. Sokağa çıkın çağrısından sonra her şey kontrol altına alındı. Hainler tutuklanacak’ dedi. O anda derin bir nefes aldım.” diye konuştu.
“Tek isteğim beni vuran hainle göz göze gelmek”
Çakır, darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmaların devam ettiğini, kendisini vuran helikopterdeki pilottan şikayetçi olduğunu belirterek, “Ankara’da Çankaya Polis Karakolu’na gidip dilekçe verdim. Bugün olsa, öleceğimi bilsem gözümü kırpmadan yine koşarım. Benim bugün tek isteğim, helikopterden üzerimize ateş açan hainle göz göze gelmek. Onun gözüne bakarak, memleketi haine teslim etmediğimizi yüzüne söylemek isterim.” ifadelerini kullandı.
Darbe girişimi sırasında Ankara’da binlerce insanın sokaklara çıktığını ancak Çorum’dan gelmiş bir kişi olarak kendisinin yaralandığını kaydeden Çağır, “Allah’ın lütfu bizim orada bulunmamıza ve gazi olmamıza sebep oldu. Bu tamamen Allah’ın takdiridir. Orada milyonlarca insan içerisinde gaziliğin bize nasip olması bir takdirdi. Ben orada evden çıkmadan olanları izleseydim bu ülkeyi birilerine peşkeş çekmiştik. Bugün biz bu darbenin karşısında durduk ve insanlar ertesi gün işinin başına dönebildi.” dedi.