Türkiye savaş nedeniyle İsrail ile tüm ticareti durdurdu. Ankara, Gazze'ye kesintisiz insani yardım girişine izin verene kadar İsrail ile ihracat ve ithalatı durduracağını açıkladı.

Gazze'de yol açtığı insani kriz nedeniyle Türkiye'nin İsrail ile tüm ticaretini derhâl askıya aldığını duyuran Ticaret Bakanlığı, "İsrail Hükûmeti Gazze'ye kesintisiz ve yeterli insani yardım akışına izin verene kadar Türkiye bu yeni tedbirleri kesin ve kararlı bir şekilde uygulayacaktır." açıklamasını yaptı.

Türkiye'nin bu resmî kararına İsrail'in itirazı gecikmedi. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, sosyal medya platformu X'te Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "bir diktatör" gibi davrandığını söyleyerek kararı eleştirdi. Gazze kasabı Netanyahu'nun kapı bekçisi Katz'ın bu yakıştırması komik olamayacak kadar zekâ yoksunu. UCM'nin kodes listesinin favori isimleri arasında bulunan İsrail'in dışişleri bakanı saçmalamaya devam etti.

Katz, Erdoğan'ı iki ülke arasındaki ikili anlaşmaları ihlal etmekle suçladı ve ülkesinin diğer ülkelerle ticaret alternatifleri oluşturmak için çalışacağını söyledi. Hadi bakalım, domino etkisi başlasın!

FİLM BİTTİ

Katliamın boyutlarını gözden geçirelim. İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 34 binden fazla Filistinlinin ölümüne, yerleşim bölgelerinin yerle bir olmasına ve okullar, hastaneler ve camiler gibi diğer sivil altyapının hedef alınmasına neden oldu. Gazze'deki 2,3 milyon insan açlık, susuzluk ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele ederken bir yandan da İsrail bombalarının hedefi oluyor. Dünya yaklaşık yedi aydır bu vahşete şahit oluyor. Atılan adımlar ses getirse de İsrail'in hamisi ABD ve sadık hizmetkâr grubu Avrupa ülkeleri eliyle İsrail'e kesintisiz biçimde hem katliam silahları tedarik edildi hem de diplomatik küstahlık desteklendi. Ancak her filmin bir finali vardır ve reklam alma kuşağı bitti.

TÜRKİYE'NİN KESİNTİSİZ DESTEĞİ

Tekrar hatırlayalım: Türkiye ilk olarak 9 Nisan'da 50'den fazla üründe İsrail'e ihracat kısıtlamaları getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz ay aralarında siyasi büro şefi İsmail Heniyye'nin de bulunduğu Hamas liderleriyle ilk kez kamuoyu önünde bir araya geldi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da üst düzey Hamas yetkilileriyle görüşmek üzere Doha'ya gitti. Fidan, bu hafta başında yaptığı ayrı bir açıklamada, Ankara'nın Güney Afrika'nın İsrail'e karşı Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açtığı soykırım davasına da katılacağını duyurdu. Fidan, Türkiye'nin bir süredir İsrail'in Gazze savaşı sırasındaki eylemlerine nasıl karşılık vereceğini düşündüğünü ve bazı ihracatların kısıtlanması gibi karşı adımların atıldığını söyledi. Türk Dışişleri Bakanı, "Hukuk uzmanlarımız UAD'de İsrail'e karşı açılan davaya nasıl müdahil olunacağı üzerinde çalışıyorlar." dedi.

Türkiye bu adımla Güney Afrika'nın davasını güçlendirmeyi amaçlıyor.

Fidan, Türkiye'nin konuyu İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bazı üyeleriyle de görüştüğünü ve onların da davaya müdahil olabileceklerini söyledi. Gazze diplomasisinde başı çeken Türkiye, son ticari kısıtlamasıyla öyle bir düğmeye bastı ki bu reaksiyonu siyonizm karşıtı diğer ülkeler de izleyecektir.

RAKAMLAR MEZARLIĞI

Önce evlerini aldılar, topraklarından çıkardılar sonra canlarını aldılar. Şimdi ise Gazzeli masum sivillerin naaşlarını işgal ederek onları mezar taşlarından silip isimleri yerine birer rakam yazıyorlar. Katledilen masumlar yalnızca birer sayı değildir ve bunu soykırımcıların idrak etmesini beklemiyoruz.

İsrail işgal yönetimi, öldürdükten sonra alıkoyduğu Filistinlilerin naaşını "Rakamlar Mezarlığı" adı verilen, üzerinde isimler yerine yalnızca rakamların olduğu mezarlara gömüyor. Şehitlerin Naaşlarını Geri Alma Girişimi'ne göre, İsrail tarafından 1967 yılından bu yana çeşitli şekillerde öldürülen 256 Filistinlinin naaşı Rakamlar Mezarlığı'nda tutuluyor. İsrail'in 500 Filistinlinin naaşını alıkoymaya devam ettiği bildirildi. İsrail'in naaşları Rakamlar Mezarlığı'nda ve morglarda tutmasının uluslararası ilkelere ve insanlık onuruna aykırı olduğu vurgulanarak bu verilerin, 7 Ekim 2023'ten sonra Gazze'den alıkonulan cenazeleri kapsamadığı ifade edildi.

İsrail'in Filistinlilerden organ ve deri çaldığı da defaatle doğrulanıyor. İsrail Adli Tıp Enstitüsü'nün, İsrail güçleri tarafından gözaltına alınan Filistinli mahkûmların organlarını aldığını söyleyen İsrailli bir profesör, "Askerlerin cesetlerine dokunmuyor, başkalarından organ ve doku alınıyordu. İlk olarak Filistinlilerin, ardından göçmenlerin ve yabancı işçilerin organlarını alıyorlardı." ifadelerini kullanıyor.

"Gazze kasabı" derken tam da bundan bahsediliyordu!